Rolls-Royce’da Phantom VII Dönemi Sona Erdi

By on 31 Ocak 2017

Rolls-Royce Motor Cars Yönetim kurulu başkanı Torsten Müller-Ötvös, “90 yılı aşkın bir süre önce piyasaya çıkışından beri, ‘Phantom’ adı altında üretilen her otomobil diğer tüm lüks ürün standartlarını baştan yazdı. Phantom VII, Rolls-Royce’un rönesans döneminin ilk bölümünü tanımladıktan sonra asil bir şekilde sahneyi terkerderken, başarısının üstüne eklemeler yaparak onun yerine geçecek varisini üretmek için sabırsızlanıyoruz.

Yepyeni cüretkar bir otomobil mimarisi dünyanın en ünlü lüks araçlarının geleceğini aydınlatmayı vaat ediyor olacak.” şeklinde açıklamada bulundu.

1925’te ‘New Phantom’ adlı eserin yaratılışından beri, lüks araçlarda bu efsanevi ismin her nesli, yalnızca Rolls-Royce tarihinde değil, tüm dünya tarihindeki yerini tanımlamaya devam etti. Basit bir şekilde bu, dünyamızı tanımlayan ve son 90 yıldır dünyanın dönmesini sağlayan insanların tercihiydi.
Phantom I (ya da o zamanki adıyla “New Phantom”) ünlü atalarının listelerde ‘Dünyanın En İyi Arabası” olarak yer aldığı beklentilerin yükünü taşıyarak bu günlere geldi ve emin adımlarla bu başarıya ulaştı. Bu başarısıyla birlikte, Rolls-Royce’u eşsiz otomobil üreticisi olmanın ötesine, varolan tüm lüks uğraşların standart belirleyicisi olma rütbesine taşıdı.

78 yıl sonra, Phantom VII ilk Goodwood Phantom ile Rolls-Royce’un rönesans dönemini müjdeleyerek kendi efsanesini yarattı. Ayrıca markayı dünyanın en ünlü, varlıklı ve güçlü bireyleri için en uygun araç üreticisi olarak hakettiği yere taşıdı.

13 yıldır lüks kavramını tanımlamanın ardından bugün Phantom VII Rolls-Royce’un merkezindeki ustaların marifetli ellerine yaraşır bir şekilde sahneyi yeni nesil araçlara bırakıyor. Bu sonuncu 7. nesil Phantom, İngiltere West Sussex’teki global mükemmelleştirme merkezi kuruluşu adı altında Rolls-Royce’un rönesans döneminin ilk bölümünün bittiğinin habercisi.

1485868339_The_Last_Phantom_VII___RearPhantom – 90 yılı aşkın süredir konforun doruklarında
Modern varisi gibi, bu birinci nesil Phantom, böylesine önemli bir arabayı çevreleyen beklentilerin ağırlığı ile hararetli bir gizlilik ortamında geliştirildi. Baş mühendis Ernest Hives, projenin kod adını, Eastern Armoured Car (EAC), doğrulamak için fabrikanın etrafına zırhlı metaller serpiştirmeye kadar gitti. Aracın geliştirilmesi süresince devam eden bu yoğunluk ve global denetleme küçük bir mühendis ve tasarımcı takımı kendilerini gizlilik çerçevesinde Londra’nın merkezinde kullanılmayan bir bankaya kapatana kadar belki de yetmiş yıl boyunca tekrar görülmemiştir. Görevleri, yeni bir lüks manzara içinde Rolls-Royce’un doruk noktasını gerçekten cüretkar bir şekilde yansıtacak, adının ve tarihteki saygınlığının hakkını verebilecek bir Phantom oluşturmaktı.

Görev, derin bir değişim dönemi çerçevesinde modern bir Rolls-Royce yaratmakla görevlendirilmiş olan Hives’ın görevini çağrıştırıyordu. Phantom I ve VII’nin ikisi de varlıklı müşterilerinin değişen zevkleri ve duyarlılıkları arasında markanın gidişatını belirledi.

Phantom VII’yi tasarlarken, Ian Cameron ve tasarımcı ekibinden önce verilen hizmet de göz ardı edilemez. Yeni beklentilerin yüksek olduğu Rolls-Royce’un gün geçtikçe yükselen global seçkinlik standartlarını karşılayacak başarılı bir otomobil tasarlayıp, geliştirip ve test etmesi için sadece beş yılı vardı. Tüm dünyanın gözleri markanın üzerindeydi.

Eski araçlarından esinlenme hatta Phantom I modeli ve onun varislerine yapılacak küçük bir gönderme bile büyük bir hata olurdu. 21. yüzyılın varlıklı ve söz sahibi bireyleri hükümdarlıklarına yaraşır bir özgünlük talebinde bulundular. Bu nedenle Rolls-Royce konforunun tamamen çağdaş vizyonu, marka için mümkün olan tek yoldu.

3 Ocak 2003’te, Cameron’un vizyonu nihayet dünyaya sunuldu ve global medya resmi operasyonun üçüncü gününde markanın fabrikasına kabul edildi. Hives ve onun basını uzak tutacak kurnazlıklarında olduğu gibi, Phantom VII de mutlak gizlilik içerisinde tasarlanıp geliştirilmişti. O ilk arabanın örtüsü kaldırıldığında, basın hemfikir bir şekilde Rolls-Royce ve yeni ekibini bir yüzyılın üç çeyreği içerisinde klasik boyutlar ve çizgilerin modern yorumlar ile birleşmesiyle dünyanın en görkemli aracını ürettiği için övgü yağmuruna tuttu.

Rolls-Royce tarihindeki bir sonraki büyük dönemin başlangıç temelleri, o heybetli ama zarif aracın gövdesi altında yatıyordu. Bu otomobil güç ve ağırlık tasarrufu için tasarlanmış tamamen yeni bir alüminyum gövde ve 6.75l’lik doğal çekme gücüne sahip V12 Rolls-Royce motor ile güçlendirilmiş, modern Rolls-Royce’un adını taşıyan fısıltı sessizliğinde performansı mümkün hale getirmiştir.
Phantom’un simgeleşmiş kapılarının ardında, yerel bölgelerin tekne yapımı ve eyer yapma endüstrilerinden gelen yeni bir sanatçı işgücünden yararlanılarak sadece en iyi malzemelerin kullanılmasıyla zarifçe hazırlanmış bir iç mekan yatıyor. Sadece 350 kişinin ilk gününde bu işgücünün parçası olan ilk zanaatkârlar, yetişecek 1.700 yeni nesil zanaatkârın ustaları olarak hizmet ettiler; kariyerleri yedinci nesil Phantom’ın başarısıyla başladı.

At arabası gövdesi üreticilerinin çağından beri ilk defa, Phantom’ın boş bir tuval olarak görev görmesi aracılığıyla markanın Bespoke programı sayesinde üretimin kişiye özgü olması müşterilerin zevkli tercihlerine sunuldu.

Medya ve müşterilerin övgüleri yakında, Hives gibi Cameron ve ekibinin de “Dünyanın En İyi Aracı” efsanesini yeniden inşa ettiğini doğrulayacaktı. O sıralarda, mükemmellik merkezinin kurulması ve sadece beş yıl içinde Phantom’un eşzamanlı geliştirilmesi ve piyasaya sürülmesi, ‘nihai büyük otomotiv macerası’ olarak duyuruldu. Phantom bir kez daha cüretkar yeni bir çağın başlangıcını temsil etti – markaya yakın olan bir çok kişinin tarihin en önemli noktası olarak kabul ettiği bir çağ… Rolls-Royce sadece 13 yıl içinde, diğer tüm lüks eşyaların değerlendirildiği standartları belirleyen bir ölçüt olarak bir kez daha kendini kanıtladı.

About Hakan Alkan

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir