- Yeni Nesil MINI Ailesi Dönüşümünü Tamamladı
- Thierry Neuville ve Martijn Wydaeghe İkilisi 2024 WRC Dünya Pilotlar Şampiyonu Oldu
- Fenerium Ürünleri Ford Trucks Özel Tasarım F-MAX Araçları ile Türkiye Yollarına Çıkıyor
- Yeni eSprinter ile Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar’da Elektrikli Dönüşüm Başlıyor
- Hyundai’den Yenilikçi Bir Elektrikli SUV Mobilitesi: IONIQ 9
- Volkswagen’in Şehirli Elektriklisi ID.4 Satışa Sunuldu
- PEUGEOT, 7 Koltuklu SUV Modeli 5008 ve E-5008’i Türkiye’de Satışa Sundu
- İş Dünyasındaki Kadınların Başarılarına Yeni Bir Rol Model; “Didem Aras’ın Başarılarla Dolu Yolculuğu”
- BYD Türkiye, Altı Modelle Heyecan Verici Yeni Dönemini Başlatıyor
- Koçaslanlar, Elektrikli Araç Şarj İstasyonu Sektörüne Güçlü Bir Giriş Yapıyor
TEST / İNCELEME: DS 7 CROSSBACK E-TENSE 4X4 – ELMAS GÜZELLİĞİ
Otomobil tarihindeki dönüm noktalarına baktığımız zaman, farklı rollerin farklı markalar üzerinden yola aktarıldığını görebiliriz. 1800’lü yılların sonlarına doğru dört tekerlek etkisinin adını duyurmasıyla, insanlık tarihi için de yeni bir dönemin sinyalleri belirmeye başlamıştı.
1910 yılında ilk seri üretim otomobil Model T’nin banttan inmesiyle başlayan maceraya, Citroen’in dahil olması içinse 1919 yılına kadar beklememiz gerekiyor. Birinci dünya savaşı sırasında ülkesinin askeri endüstrisine katkı sağlayan Andre Citroen’in savaş sonrası fark ettiği eksiklikler üzerine oluşumu tamamlanan Citroen, Type A ile ilk kez asfaltla temas etmeye başladı.
20’li ve 30’lu yıllarda askeri amaçlı kamyon üretimiyle de varlığını sürdüren şirketin bu süreçte adını en çok duyuran ise ürettiği araçlardan ziyade pazarlama yöntemi oldu. 1925 yılından 1934 yılına kadar Eiffel Kulesi’ne adını yazdıran Citroen, dünyanın en büyük reklam kampanyasını yapmış ve rekorlar kitabına girmişti.
Citroen, bugün sizle buluşma sebebimiz olan DS’i bir model olarak 1955 yılı Paris Otomobil Fuarı’nda tüm dünyanın karşısına çıkarttı. Sahip olduğu eşsiz tasarımının yanında hidropnömatik süspansiyon teknolojisiyle yine dünyada bir ilki kullanıcılarla buluşturan Citroen, sürüş konforu olarak döneminin çok ilerisini vadediyordu insanlara.
Otomobil o kadar beğenilmişti ki, örtülerinin kaldırılmasının üzerinden geçen 15 dakikada yaklaşık 750 adet sipariş aldı. Fuarın ilk günü bittiğine ise Citroen’in elindeki kağıt toplamda 12.000’i bulan sipariş adedini gösteriyordu. Üretimde kaldığı 20 yıl boyunca 2,5 milyonun üzerinde üretilen DS modeli bu süreçte elektrikli direksiyon ve yarı otomatik şanzıman gibi yeniliklerle de yine öncü otomobil rolünü sürdürdü.
DS’in bir model olmasının ardından tarihin sessizliğine bürünme süreciyse 2009 yılında son buldu. DS logosunu yine Citroen modellerindin altında premium felsefe ve donanım olarak görmeye başladığımız bu sürece DS3, DS4 ve DS5 modelleri eşlik etti. Kelimenin tam anlamıyla ikinci bir varoluşu akıllara getiren yeni bir planlamanın ardından DS’in başlı başına marka oluşu için aşamalar devreye alındı. İşte o aşamaların ilk meyvesi DS 7 Crossback ile asfaltta varlığını sürdürmeye başlıyor. Yılın en merak edilen otomobillerinden birisi olan ve Fransa Cumhurbaşkanı tarafından makam aracı olarak da kullanılan DS 7 Crossback ile gerçekleştirdiğimiz yolculuklar, bizleri nasıl bir otomobilin beklediğini net bir şekilde ortaya koydu.
TASARIM & KONFOR
Marka için biraz önce bahsettiğimiz bu yeni oluşum kararıyla birlikte, masadan yeni bir felsefenin çıkma zorunluluğu da göz ardı edilemeyecek konular arasındaydı. Nitekim Fransız şirketin bu alanda tercihini “Elmas”tan yana kullandığını o dönem yapılan açıklamalardan deneyimleme fırsatı bulmuştuk. Tanıtımı gerçekleştirilen ilk otomobilin dış tasarımına bakıldığında ise akıllarda bazı soru işaretleri belirleye başlamıştı. DS 7 Crossback’e dışarıdan bakıldığında premium modellerde görmeye alışık olduğumuz ve nispeten çok da yeni sayılmayacak noktaların varlığı ön plana alındığı görüldü. Otomobile biraz yaklaşıp baktığımızda ise bu elmas felsefenin ızgaranın dışında ön ve arka far grubunda kullanıldığını net bir şekilde görüyoruz.
Burada far grubu bölümüne ayrı bir parantez açmak gerekiyor çünkü dış tasarımın en büyük “oyunu” kesinlikle bu noktalarda saklı. Otomobillerin pek çoğunda gördüğümüz selamlama modunu bambaşka bir noktaya taşıyan DS, elmas kesin ön farları 180 derece dönebilir şekilde bir selamlama aracı olarak kullanıyor. Hafif mor renk arka fonla zenginleştirilen bu bölümün görünüm konusunda işi bambaşka bir noktaya çıkarttığı ve aranan o “özel hissi” yansıtma görevini başarıyla hissettirebilir. Madalyonun işlevsellik kısmında ise çok ciddi bir fark söz konusu değil. Yani bu özel far grubu ışıklandırma kuvveti konusunda beklenen ne ise o seviyede hizmet veriyor. Manevra ile birlikte adaptif şekilde açı alan ışıklandırmaların kullanıcı deneyiminde “yoldaki göz” hissini yarattığını da belirtmeden geçmeyelim
DS 7 Crossback’in kapılarını açıp koltuklarına oturduğunuz andan itibarense taşlar yerine oturmaya başlıyor. Dışarıda “ee nerede bu elmas teması?” diye sizi biraz daha yakınlaşmaya sevk eden bu “çekingen” yaklaşım, içeride ise “hazineyi görmek için önce kapağını açmalısın.”ı andırıyor. DS’in benimsediği bu felsefe; koltukların döşemesi, konsolu satan döşemeler, düğmelerin kendisi ve dijital sürüsü ekranına fazlasıyla işlenmiş durumda.
Bu parçalar arasından tıpkı bizim gibi sizlerin de gözüne en çok takılacak olan parçanın sürücü ekranı olacağına inancımız tam. Tıpkı merkezde yer alan 12 inçlik multimedya ekranda olduğu gibi tatminkar ebatlarda olan sürücü ekranının çözünürlüğü kesinlikle başarılı. İşin içerisine bir de görsel efektli geçişlerim çekiciliği girdiğinde “yeme de yanında yat!” durumu devreye giriyor. Elmas temasının buraya çok başarılı şekilde entegre edildiğini de hakkını vererek söylemeden edemiyoruz.
Kokpitte var olan güzelliği üst noktalarda seyrettiren bir diğer etmen, tepe merkezde konumlandırılan klasik saat. Pek çok premium üreticinin başvurduğu dokunuşlardan birisi olan bu yapı, bu kadar dijitalliği ortasında “çölde bir vaha” misali hissiyatı uyandırıyor içimizde. Kendisi gibi Fransa merkezli B.R.M’ın saatine yer veren DS, özellikle gece sürüşlerinde araç içerisinde özel bir ambiyans meydana getiriyor. Ambiyans demişken, bizim kullandığımız Rivoli versiyonunda sekiz renk seçenekli PolyAmbient ambiyans aydınlatması, tüm modellerde standart olarak sunulduğunu da ifade etmekte yarar var.
İç tasarımla ilgili söylenmesi gereken son iki noktayı vites ve direksiyon üzerinden tercih ettik. Aslında bu vites topunuza Peugeot modellerinin büyük bir bölümünden hakimiz. “Bu bölüm nasıl bir araç içi güzelleştirme objesi olarak kullanır?” sorusuna ders niteliğinde olan tasarım pek çok kişi gibi bizim de hoşumuza gidiyor. Direksiyon konusu ise biraz da keskin bıçak tadında zor bir karar. Bu bölümde daha radikal bir yapıdan yana oyunu kullanan DS, olumlu olduğu kadar olumsuz eleştiriler için de kendisini hazırlarsa iyi bir hamle yapmış olur.
DS 7’yi rakiplerinden ayıran belkide en temel özelliği “Gece Görüş” desteği. Lakin bunu kullanmak isteyen kullanıcıları yine opsiyon listesiyle birlikte üst paketlere yönelme zorunluluğu bekliyor olacak. Kullanım alanı konusunda hiçbir sorun yaşatmayan otomobilde büyük yardımcısı olmasını beklediğimiz sesli komut algılama asistanı pek de iyi performans sergileyemiyor. Özellikle en çok ihtiyaç duyulan adres algılama konusu bazen büyük bir eziyete dönüşme potansiyeline sahip. Maalesef diğer otomobillerde olduğu gibi burada da geliştirilmesi gereken bir “Türkçe” aksaklığı mevcut…
İşin keyifli yüzünse ise bizleri çok keyifli bir ses sistemi karşılıyor. Fransa merkezli Focal ile işbirliğine giden DS, bu noktada bizden istisnasız tam not almış durumda. Konsol ile ilgili hoşumuza giden güzel detaylardan birisi de kablosuz şarj ve saklama alanı ihtiyaçlarının karşılandığı bölüm. Multimedya ekranın altında konumlandırılan bu yapının bütünlüğü sağlayan bir kapak ile gizlenebiliyor olması, araç içerisinde bırakmak istediğiniz değerli eşyaları saklama konusunda oldukça işe yarıyor.
Sürüş özelliklerine geçmeden önce öne çıkarmak istediğimiz son nokta ise bir eleştiri üzerine şekillenecek. Park konusunda 360 derece görüş gibi zengin bir yardımcıya sahip olan DS 7 Crossback’te geri görüş kamerasının kesinlike daha iyi çözünürlükte olması gerektiği hissediliyor. Arka bölümünde yeterli sayılacak diz ve baş mesafesi sunan otomobilin bagajında 555 litrelik kullanım alanı vadettiğini de belirtmeden geçmeyelim.
MOTOR & PERFORMANS
Öncelikle 13.2 kWh kapasiteli batarya paketine sahip olan DS 7 Crossback E-Tense’in saf elektrikli sürüş menzili WLTP’ye göre 58 kilometre (NEDC’ye göre 68 km) olarak marka tarafından açıklandığını ifade etmek isteriz.
Bununla birlikte DS 7 Crossback E-Tense’in batarya paketi, özel 32 A güç çıkışına sahip 6,6 kW gücündeki şarj cihazıyla 1 saat 45 dakikada ya da 8 A standart topraklı priz bağlantısıyla 8 saatte tamamen doldurulabiliyor.
1.6 litrelik benzinli motor ve iki elektrik motorunun kombinasyonuyla 300 beygir güç ve 520 Nm tork değerlerine ulaşan araç, dört tekerlekten çekiş sisteminin de yardımıyla 0-100 km/s hızlanmasını 5.9 saniyede tamamlıyor.
Test aracımızın kalbinde yer alan şarj edilebilir 1.6 litrelik Hibrit motoru 300 beygirlik güç üretip bunu 520 Nm tork gücüyle desteklemiş. Elektrikli motoru tam şarj ile 60 km kadar menzil değeri sunan bu ekonomik motor ile özellikle şehir içinde 6.4 litrelik ortalama değer ile karşımıza çıktı.
DS 7 Crossback’i sürüş özellikleri bakımından ayrı bir noktada konumlandıran birkaç kilit noktanın varlığından bahsetmek gerekiyor. Motor karakteristiği öncesinde ilk olarak işe özel süspansiyon sisteminden başlayalım. Mercedes S-Serisi ve Rolls-Royce Cullinan gibi modellerden hatırladığımız süspansiyon sisteminin bir benzeri DS kullanıcıları için bu otomobilde ayrıcalık olarak karşımıza çıkıyor.
Elektrik üzerindeki yeteneklerine baktığımızda DS 7 Crossback E-Tense’in ivmelenme konusunda da 135 km/s‘lik maksimum hızı söz konusu. Bataryaların şarjı azaldığında veya maksimum çekiş gereken durumlarda gereken gücü içten yanmalı motor sağlıyor. Zero emission, Sport, Hybrid ve 4WD olmak üzere dört farklı sürüş modu ve enerji geri kazanımı üzerine kurulan “BRAKE” fonksiyonu da sürüş dinamiklerini etkileyen parçalar arasında. DS 7 CROSSBACK E-TENSE 4×4’ün bataryası 32 Amper’lik Wallbox üzerinden 6,6 kW şarj ünitesi ile 2 saatte, geleneksel topraklı priz üzerinden ise 8 saatte şarj edilebiliyor.
“Active Scan Suspension” olarak isimlendirilen bu özelliğin ilk temel parçası dikiz aynasının arkasına konumlandırılan kamera ve radar sistemi. Sürüş sırasında yolu anlık olarak analiz etmekten sorumlu olan bu ikili, yaklaşmakta olan bir kasis veya bozuk yol algılaması durumunda süspansiyonlara komut gönderiyor. Elektronik süspansiyon sistemi de farklı koşullara göre farklı sönümleme karakterine bürünerek maksimum konforu sağlamaya çalışıyor.
Bu özellik aslında araç içerisindeki ekranlar üzerinden size bir simge veya uyarı üzerinden gösterilen yapıya sahip değil. Yani ne zaman nasıl çalışarak, ne yönde bir tepki verildiğini somut olarak görme şansınız yok. Bu noktada belirleyici tek şey konfor hissi oluyor. Uzun süreli kullanıcılar için fark oluşturmayı başaracağını düşündüğümüz bu sistem, pek çok kişinin değişimi algılaması hatta varlığını dahi sorgulaması konularında soru işareti yaratabilir. Bizce ufak bir güncelleme ile aracın altyapısında var olan değişimler bilgi ekranları üzerinden kullanıcıya aktarılırsa iş biraz daha tatminkar boyutlara ulaşılabilir.
GÜVENLİK
Sürüş konusunda hoşumuza giden ikinci nokta ise zengin asistan destekleri ve otonom sürüş hissiyatı oldu. Tahmin edebileceğiniz üzere DS 7 Crossback’te; otonom acil frenleme, yaya algılama, çarpışma algılama, adaptif hız sabitleyici ve şerit takip-müdahale gibi asistanlar var. Tüm bu parçaların ortak noktada hareket ettiği ve uzun yolda ellerinizi direksiyondan çekme rahatlığını veren birliktelik, bu otomobilde daha uzun süreli deneyimlenebiliyor. Bu güne kadar test ettiğimiz modellerde ellerin direksiyona temas etme talebi, 10 ile 15 saniye aralığı içerisinde otomobil tarafından kullanıcıya iletiliyordu. DS 7 Crossback’de ise bu zaman 25 saniyenin biraz daha üzerinde.
FİYAT
Test aracımız olan DS 7 CROSSBACK Grand Chic E-TENSE 4X4 300 Opera’nın anahtar teslim satış fiyatı 940 bin TL’dir. Aracın ülkemize giriş fiyatı ise 613 bin TL’den başladığını da ifade etmek isteriz.
YORUM FARKI
Şarj edilebilir hibrit sloganıyla hayatımıza giren DS 4 7 Crossback E-Tense’nin gerek iç dünyasındaki kalitesi gerekse tasarımındaki elmas görünümlü dokunuşlar ile milyonluk fiyatını hak eder nitelikte diyebiliriz.
Zamanımızda kendi segmentinde oldukça rekabetçi rakipleriyle savaşa giren DS 7 E-Tense 4×4’ün bu konuda bence işi kolay değil. Ancak bu durumu kalitesi ve kendine özgü durumuyla aşacağı da ortada…
Bütçesi olan kullanıcıların tercih sebebi olabilecek bu siyah inciyi tercih etmeden bir test edin derim. Eminim yukarıda yazılan tüm sözlerimize siz de katılacaksınız.
Kalın Sağlıcakla…
Otomobilinize bindiğinizde emniyet kemerinizi takmayı unutmayın ki sevdikleriniz üzülmesin!
Artı/Eksi
+ Tasarım, Kokpit, Yakıt tüketimi, Gece görüş desteği (opsiyonel)
– Fiyat, Standart donanımlar zengin olabilir.
Hakan ALKAN
linkedin.com/Hakan ALKAN
facebook.com/The Makina
twitter.com/Hakan ALKAN
0 comments