- Volkswagen’in Şehirli Elektriklisi ID.4 Satışa Sunuldu
- PEUGEOT, 7 Koltuklu SUV Modeli 5008 ve E-5008’i Türkiye’de Satışa Sundu
- İş Dünyasındaki Kadınların Başarılarına Yeni Bir Rol Model; “Didem Aras’ın Başarılarla Dolu Yolculuğu”
- BYD Türkiye, Altı Modelle Heyecan Verici Yeni Dönemini Başlatıyor
- Koçaslanlar, Elektrikli Araç Şarj İstasyonu Sektörüne Güçlü Bir Giriş Yapıyor
- Otokar Pick-up Pazarına Foton Tunland İle Güçlü Bir Giriş Yapıyor
- IONIQ 5 N Türkiye’de
- Petrol Ofisi Maxima 2024 Türkiye Ralli Şampiyonası’nın Kazananı 18 Yaşındaki Pilot Kerem Kazaz Oldu
- OYDER Otomotiv Kongresi 5 Yıl Aranın Ardından Düzenlendi
- Yeni Fiat 600 Türkiye’de
Simitçi Bayram Usta
Bir varmış bir yokmuş…
Zamanın birinde, uzun zaman önce, Bayram Usta adında bir adam varmış. Kazancını 27 yıldır İstanbul sokaklarında simit satarak sağlıyormuş.
Kulakları iyi işitmediğnden radyosu yokmuş. Gözleri bozuk olduğu için pek gazete okumaz, televizyon izlemezmiş ama mahallenin en lezzetli, en taze simitlerini o, Simitçi Bayram Usta satarmış.
Tezgahında kendi yaptığı, “en taze simitler burada” yazan tabelalar asılıymış.
Her gün aynı sokağın başında dikilip, “Simiytçieeeee sıcak simiiyyyyyyyt” diye bağırırmış.
Yanından geçen insanlara “Bir simit alır mısınız efendim?” dermiş ve insanlarda ona ve tezgahından yükselen kokuya dayanamayıp alırlarmış.
Satışları arttıkça ticareti yürütmek ve büyütmek için ufak tezgahını atıp yerine döner tekerli bir simit arabası almış
Simit siparişlerini arttırmış.
Daha güzel tabelalar yaptırmış ve “Sıcak simiiyyyyyyyt”diye bağırmaya devam etmiş. Bakmış satışlar artmaya devam ediyor, “E çaysız olmaz” demiş ve müşterilerine kendi demlediği çaydan bile ikram etmeye başlamış
Ama sonra bir şey olmuş…
Bir gün, üniversite de okuyan oğlu onu ziyarete gelmiş ve, “Baba sen ne yapıyorsun? Televizyon izlemiyor musun? Gazete okumuyor musun? Ekonomi kötü. Piyasa berbat. İşler durdu babacım. Durum çok kötü.” demiş.
Bunun üzerine baba, oğlum üniversiteye gitti, haberleri okuyor, radyo dinliyor, televizyon izliyor ve bir bildiği vardır elbet diye düşünüp, her sabah erkenden gittiği fırından aldığı çıtır simitlerin miktarını azaltmış. Tabelalarını indirmiş Simitlerini satmak için yolun kenarında durup “taze simyyyyyyt vaaaar” diye bağırmaktan vazgeçmiş.
Bir bakmış, simit satışları bir gecede düşmüş ve “Haklısın oğlum, işler hiç iyiye gitmiyor, durum gerçekten kötü.” demiş.
Bu hikayeden alınacak ders şu ki …
İşittiğimiz veya okuduklarımızı çok fazla dikkate alarak kendi kendini gerçekleştiren kehanet tuzağına düşebiliriz. Bu durumun da işlerimiz üzerinde zararlı bir etkisi olabilir.
Eylemlerimiz, tavrımız ve davranışlarımız aracılığıyla bir tahminin sonucunu doğrudan veya dolaylı olarak etkileyebiliriz. Eğer işimizde bir durgunluk olduğuna, artı daha da kötüye gideceğine gerçekten inanıp ve öyleymiş gibi davranırsak, daha az ‘simit’ satacağımızdan emin olabiliriz. Ancak ürünümüzün ya da verdiğimiz hizmetin gücüne inanıp ve işimizi benzersiz kılan fırsatlara odaklanarak çok daha fazla satış yapabiliriz.
Daha iyi performans gösterme fırsatlarına olan inancımızı ve zihniyetimizi koruyalım ve neyi etkileyebileceğimize odaklanalım. Başarı veya başarısızlık kabiliyetten öte, tamamen tavrımızla ilgilidir.
Gerçekleri görmezden gelip, pozitif düşünüp, pozitif olsun dememize gerek yok. Ama pozitif bir bakış açısıyla gerçekçilik arasında bir denge olsun. Sadece ve devamlı sorunlara odaklanırsak, daha çok sorun çıkacaktır karşımıza. Daha çok fırsatımız olsun diyorsak olasılıklara odaklanmayı denemekte fayda var.
Örneğin Simitçi Bayram Usta’nın ‘durumun kötü’ olduğundan haberi yokken davrandığı gibi.
0 comments